Thursday, October 18, 2007


Karakoyunlular

Sadri Karakoyunlu (MEMOGLU) (Emekli General)

GiRiS

Bu, bir türk Tarihidir. Dogu ve Güneydogu Anadolu'nun Türklesmesi ve islamlasmasi, Orta Asya'dan göc eden Türk asiretlerinin sayesinde olmustur. Bir cok savaslar ve maddi ve manevi sikintilar icinde bulunan Anadolu'nun bu yörelerinde huzur ve sukunu Türkler saglamislardir. Asirlardan beri Roma, Bizans ve Iran'in idaresi altinda inleyen yerli halk, Türkler bu yörelere hakim olduktan sonradir ki sulhu görmüs ve tanimislardir. Türk asiretlerinin bircoklari gibi Karakoyunlular, Akkoyunlu'lar bu bölgelere geldikten sonra, Osmanli Imparatorlugu henüz daha büyümeye baslamamis ve Avrupa yakasinda savaslara girerek varligini ispat etmeye calismistir.

Karakoyunlu'larin kurduklari Devlet yikilinca Tarih sahnesinde Akkoyunlu'lar görünmüs fakat onlarda Otlukbeli savasi'nda bellerini dogrultamiyarak maziye karismislardir. Tarih aslinda insan topluluklarinin zaman ve mekan gösterilerek meydana getirdikleri hadiselerin panaromik görüntüsünden ibarettir. Bizler bu görüntüden baktigimiz zaman, bircok hadiselerin nasil vukua geldiklerini görürüz.

Iste bu eser, "Memogullari Tarihi" adini tasimakta oludugu icin ilgili hadiselerle olan ortak yanlarini ortaya cikarmak ve Tarihe karismis olaylari okuyuculara hatirlatmak icin kaleme alinmistir. Okundukca anlasilacaktir, yazarin hatira kabilinden olan tahassüsleri ile yörelerin tabii görüntüsü bu kitap icinde sayilir yerleri isgal etmektedir. Bu hususun hosgörülmesi dilegi ve ictenlikle kitabi okunmak icin okuyucuya sunmaktayim. Saygilarimla. Bu tarihi eser görülecegi gibi üc bölüm halinde tertiplenmistir. Karakoyunlular, Duharlular ve Memogullari. Eldeki kaynaklar ve diger imkanlar kullanilarak bir bütün halinde okuyucuya sunulmustur. Bu Türk oymaklari hakkinda bilgi vermelerinin yaninda belirli bir süre Dogu ve Güneydogu Anadolu'nun gecirdigi tarih safhalarinin hangi Türk oymaklari tarafindan bu hale getirildigini ögrenmis olacaklardir.

ÖNSÖZ

Karakoyunlu Devleti, Tarih sahnesinden silindikten sonra Bayburt, (Erzurum, ispir ve Rize bölgelerinde bu devleti olusturan ve en hakim unsurlardan olan Duharlu Asireti ortaya gikmis ve Akkoyunlu'larin emri altinda bölgelerinde hakimiyet kurmuslardir. Bunu Milli Tarihimiz kaydetmektedir. Zamanin akisi ve olaylarin birikimini, takip etmesi sonucu Duharlu Asiret'i birkac kudretli reislere ragmen sonra gelen ve reislik iddasinda olanlarin asirete sahip olamamalarina ragmen kalabalik ve kudret sahibi olan Memogullari Ailesi'nin tarih platformunda görünmeye basladigi müsahede edilmistir. Duharlu Asireti'nin en büyük Reisi ve hakimi olan Bekir Aga'nin iki erkek evladi olmustur. Bunlardan en büyügü olan Kara Ahmed'in erken ölümü üzerine, ikinci oglu Ahmet Dünyaya gelmistir. ArkadasIari kendisini Ahmet yerine Muhammet diye cagirinca ve bu sirada Annesinin gördügü bir rüya sebebiye de Muhammet adi cocuga esas ad olarak verilmistir. Bilindigi gibi bu ad ulu Peygamberimizin Ahmet-Muhammet olan ismidir. Bu son evlattan yani Muhammet'ten üc erkek evlat dogmus ve bunlardan en büyügü olan Hüseyin Aga, bilinen odur ki; Bayburt ve ispir yörelerindeki Memoglu Ailesi'nin atasi olmustur. Ortanca kardesi Incearab zamaninda cesitli sehirlerde mevcut olan Medreselerden mezun olmus degerli bir ilim adami ve sairdir.Erzurum Valisi Galip Pasa, Hüseyin Aga'nin bulundugu bölgede huzursuzluk yarattigi gerekcesi ile Hüseyin Aga'ya dis bilemektedir. Tam bu sirada Hüseyin Aga, Validen kendisini affetmesi icin kardesi incearab'i Vali nezdine bircok hediyelerle beraber elci olarak gönderir. Yazdigi mektubunda bu istegini dile getirmektedir Fakat Incearab'la beraber giden Hacali isimli Rum papazi, incearab'tan habersiz bu mektubu degistirir ve Valiye hakaret dolu bir mektup yazar ve ortadan kaybolur. Ertesi günü Vali incearab'i kabul eder Mektubu okur getirdigi hediyelere bakar.

Fakat bu ise bir mana veremez. En sonunda incearab'i kisa bir mahkemesinden sonra, agabeyi Hüseyin Aga'nin yerine idam ettirir. Incearab'in naasini o zamanlar Erzurum'un kenar bir mahallesi olan Kirmaci Mahallesi Mezarligi'na defn ettirir. Bu mezar simdi "Memi Hoca'nin Türbesi" namiyla bu mahallede mevcut bulunmakta ve ziyaret edilmektedir. Ücüncü erkek evlat Mehmet Aga ise, Agabeyinin izniyle, Rize'ye ve Camli Hemsin merkez olmak üzere bu bölgede giderek yerlesmistir. Camli Hemsin ve Rize ili cevresinde bulunan Memogullari bu zattan türemislerdir. Benim ugrasilarim arasinda gerek Karakoyunlu'larin ve gerekce Duharlu Asireti ile Memogullari'nin tarihte biraktiklari izlenimleri, devamli bir calisma ve inceleme konusu bilerek gelecege nakledilecek kapsamli bir tarihi eser ile günyüzüne cikarmak bir hayli güc oldu. Cünkü Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer, Karakoyunlu'larda ilgili ancak bir ciltlik bir eser vücuda getirmis asil ikinci cilt'ini ömrü vefa etmedigi icin yazmaya muvaffak olamamisti. Bu eserin yazilmasinda en esasli kaynak merhumun Karakoyunlu'lar hakkindaki bu birinci cildi olmustur. Buna ragmen lstanbul'da oturan esi, Sayin Bayan Sümer hanimdan bu kitap icin yardim saglayici bazi girisimlerde bulunulmus olmasini saygiyla karsiliyorum. Bu eksikligi gidermek bakimindan, Ankara'da Tarih Kurumu Kütüphanesi basta olmak üzere, Dil ve Tarih Cografya Fakültesi ögretim üyelerinden kadim dostum. Sayin Prof.Dr.Yasar Yücel'lede bu konuda yaptigim temaslarda bir sonuc elde edilememis fakat bana yardim etmek icin gösterdigim israrli gayretin minnettari olmustum. Diger yandan lstanbul'da yerlesmis olan akrabalarimizdan bir kaci, bir "Memoglu Tarihi" yazmak hususunda beni ikaz ettikleri zaman anladim ki, gercekten tarihi inceleme degeri tasiyan bu konu beni, mesgul etmeye deger bir nitelik tasimaktadir. Nihayet eldeki bütün imkanlari kullanarak bir "Memogullari Tarihi" yazabilmek firsatini bana lutf ve ihsan ettigi icin Ulu Tanri'ya hamd'ü sena etmekteyim. Ben inaniyorum ki Memoglu ailesinin oturdugu köylerde ve yurdun dört bucagini dajitilmis olup birbirinden habersiz yasamlarini sürdüren soyadlari degisik akrabalarda, bu eser sayesinde, kendi atalarinin kimler oldugunu bilerek birbirleri ile akrabalik baglarini kuracak ve ilerde hepside Memoglu Soyadi ile anilacak duruma geleceklerdir. Sonunda bu hizmetin yüksek gururu, bu kitap icin katkida bulunan bütün akrabalarimizla beraber benim olacak ve bir fani icin unutulamanin bedeli sayilacaktir. Tarih öyle bir ilimdir ki, hicbir ilimde olmayan gelecegi kesfedilme özelligi ancak onda mevcuttur. Ve bu sebeple Tarihi iyi bilenlerin gidecekleri yol, ne kadar karanlik olursa olsun, ellerinde tuttuklari mesalenin karanliklari yirtan isigi ile yollarini aydinlatacak, hedefe en saglam bir surette varabileceklerdir. Bu eserin yazilmasinda yardimlarini esirgemiyen degerli akrabalarimizdan Sayin Halit Aydin'in esi Sayin Müceliä Aydin Hanimefendiye ve Sayin Halit Aydin'a ayrica ailemiz hakkinda cok degerli bilgileri derlemekte ve bu kitabin bastirilmasi icin üstün bir gayretle calisan Sayin Aziz Memoglu, tarihimizin yazilmasinda maddi ve manevi hic bir sey gözetmeden gerekli ilgiyi esirgememistir. Camli Hemsin'deki akrabalarimizin Soyagaci'ni cok dikkatli bir bicimde hazirlayan Ziraat Yüksek Mühendisi Sayin Nursel Besler ailemiz hakkinda degerli bilgilerle Camli Hemsin'le ilgili, bir cok fotografi temin etmede yardimlarini gördügüm Sayin Adil Besler'e gönülden gelen tesekkürlerimi sunarim.

Baslangicta, Istanbul-Merter'de ve daha sonra Almanyada kurduklari tesislerde ürettikleri Tekstil Ürünleri'ni önce Almanya'da ve daha sonra dünyanin dört bir yerinde dis pazara süren ve bu ürünlerin aranmasi gibi bir mucizeyi gergceklestiren Sayin Ahmet Aydin ve kardesi Muhlis Aydin'a ayrica Almanya'da "El/Babert" etiketi altinda üretim basarisini gösteren ve Tekstil Sanayi kuran Sayin Hasan Hüseyin Aydin'a gösterdikleri yardim ve gayretleri icin tesekkür ederim. Bu kitap bütün Memoglu Ailesinin degerli fertlerinin ilgi duyacagi bir eser niteligini tasimaktadir. Bu nedenle onlarin giyabi dahi olsa, gösterdikleri alaka ve mutlulugu benimsediklerinden dolayi hepsine bir MEMOGLU olarak sevgilerimi sunuyorum. Bu eserde bircok noksanliklar ve yanlisIar oldugunun idraki icerisindeyim. Gönül isterdiki, daha ayrintilara girilerek mevcut bircok tarihi inceleme gayreti gösterebileyim. Fakat buna pek imkan bulamadigimi itiraf etmek isterim. Fakat inaniyorum ki ileride Tarihe merakli olan bircok MEMOGLU adini tasiyan akrabalarimizdan cikacak degerli yazarlar bu konu üzerinde daha cok derinlere inerek calidmalar yapacak, MEMOGULLARI ile ilgili eserler yazacaklardir. Ben bu gayreti gösteren akrabalarimiza simdiden üstün basarilar diliyorum. Bu Tarih kitabinin basilmasi ve acik ellere bir armagan olarak sunulmasi icin gerekli maddi imkanlarin kisa zamanda saglanmasini siddetle arzu etmekteyim. Bu kitap bir "MEMOGULLARI TARIHI" dir ve bütün MEMOGULLARI'nin bir nüfus Kütügü kaydi demektir.


Saygi ve Sevgilerimle
Sadri Karakoyunlu (MEMOGLU) (Emekli General)

1.KARAKOYUNLU ASIRETI

Karakoyunlu ve Akkoyunlu'lar yirmidört Oguz Boyu'ndan olup 1284-1292 yiilari arasinda meydana gelen Mogul istilasi sebebiyle yurtlari olan Mavera'ün Nehir (Orta asyada bulunan Aral Gölü'ne dökülen Seyhun Nehri (Am-u Derya) nehrinin kuzeyinde kalan bölgeye Arap Tarihciler'nin verdigi isimdir.) ile Horasan bölgelerinden Batiya dogru göc eden iki kardec Türkmen asiretidir. Her iki asiretinde Anadolu yarimadasi üzerindeki etkileri, yalnizca bu topraklari Anayurt edinmis olmalari ile izah edilemez. Bu iki Türkmen asiretinin baslica oynadiklari rol, ayni zamanda Dogu-Anadolu ile Güneydogu Anadolu'nun Türklesmesi ve islamlasmasi konusunda olmus ve bölgelerde daha sonra kurulmus büyük devletlerin asil unsurunu teskil etmis olmalari seklinde hülasa edilebilir. Bu iki bölgede bugün mevcut olan halk bu iki asiretin torunlari oldugu gibi buradaki cografi isimlerin bir cogu da onlara ait olmaktadir.

Bu isimlerden anlasilacagi üzere onlarin konustuklari dil dahi Azeri Lehcesi denilen Dogu Oguz veya Türkmen lehcesidir. Yukarida aciklandigi üzere Karakoyunlu'larin Türkiye ve Türk tarihinde önemli bir rol oynadiklari anlasiliyor. Bunu daha toplu bir bicimde söylersek diyebiliriz ki Karakoyunlu Tarihi, yalniz kendi asiretlerine mahsus degil, Dogu Anadolu ve Güneydogu Anadolu'nun iskani, Azerbeycanin Türklesmesi ve Türkiyenin 14 ve 15 inci yüzyillardaki yüksek yasam kudreti, Anadolu'nun dini tarihi, iran'daki Türk Egemenligi'nin zamanimiza kadar sürmesi gibi cok önemli konular icermektedir. Burada Karakoyunlu asiretinin kabile durumundan cikip bir ulus durumuna gelmesi ve bir asra yakin bir Devlet kurmus olmasi, siyasi tarihimizin önemli bir kismini teskil etmektedir. 1439'a kadar Cihan-Sah döneminin varoldugu sürede Karakoyunlu Tarihi'nin elde döküman bulunmamasi nedeniyle pek derine inilemedigi bir gercektir Mevcut olan tarihi vesikalar ise hem yetersiz hem de daginiktir. Bugün tarih iliminde egemen olan kanaat sudur ki, Karakoyunlu Asireti'n'in adi bir Oymak Totemi olan karakoyundan gelmektedir. Bazi Batili Tarihciler Karakoyun'larin bayraklarinda koyun resmi bulundugu ileri sürülmüs ise de, yapilan tetkikler sonucunda böyle bir seye rastlanmamistir. Bu asiret ilk dönemlerde Avcilikla gecindigine göre, Rus Türkoglu Minorsky'nin ifadelerine dayanilarak eski Türklerde Totem olan hayvanin eti yenmeyecegi gercegi karsisinda bu fikrin pekte yalnis olmayacagi aniasilmis olur. Iran, Irak-i Arap ve Dogu Anadoludaki Mogol Egemenligi'nin cökmesinden sonra yeniden kendi egemenliklerini kurmaya calisan Dogu-Türkmenleri'nin en belli basi, kollarindan birisi olan Kara Koyunlu'larin Oguz boylarindan hangisine mensup oldugu tam anlamiyla belirtilmemistir. Yalniz Karakoyunlu'larin Oguz'larin yirmidört boyundan olan Ücok'larin Yiva boyundan geldigi düsünülmektedir. Karakoyunlu ve Akkoyunlu asiretleri Anadolu'ya geldikten sonra, Firat ve Dicle Nehirlerinin yukari vadilerinde yerlesmislerdir. Bu arada konar-göcer birer Türkmen asireti olan her iki asiretten Karakoyunlu'lar, yazi Aladag yaylalarinda ve kisi Diyarbakir ve Firat Nehri yukari vadilerinde gecirmektedirler. Karakoyunlu'larin cok kismi güneyden ziyade Erzincan'in önünden akan Firat Nehri'nin genis vadisinde yerlesmis ve Dogu ve Batiya dogru yayilmis olmalari bu bölgenin ilerde kuracaklari Devletin Ana Vatani olma düsüncesine dayandigi akla gelen en mantikli düsüncedir. Karakoyunlu asiretinin idareci bir rol oynamak suretiyle Mus bölgesi ile eskiden beri iliskisi olduguda bilinmektedir. Bu bölgede kurulacak Karakoyunlu Devletinin daha güneye Suriye ve Kuzey Irak'a dogru bir genisleme siyaseti güttügü de mantika uygun düsmektedir. Cünkü bu bölgelerde Karakoyunlu Devleti'nin varligi ve egemenligini kabul eden yerli idareler Tarih sahnesinde görülmektedir. Bugün dahi Urfa, Cizre ve Kuzey Suriye'nin bazi bölgelerinde ve bilhassa Halep'te bu devletin kücümsenmiyecek kalintilari vardir.

1. KARAKOYUNLU ASRETiNiN ORTAYA CIKMASI:

Karakoyunlu asiretini meydana getiren diger Türk oymaklari, asil idare ve egemenlik gücünü kendi etrafinda toplayan ve ana cekirdegi olusturan Karakoyunlu Oymagi, kabile olma özelligini kaybederek idaresi altinda aldigi diger Türk oymaklari, ile bir Ulus olma niteligini kazanmistir 15 ve 16 inci yüzyillarda Anadolu´nun muhtelif yerlerinde Karakoyunlu ve Karakoyunlu gibi adlar tasiyan asiretlerin aralarindaki siyasi baglarla birlikte ayni amacla birbirlerine simsiki bagli oldugu müsahede edilmektedir. Karakoyunlu Devleti'ni kuran Türk oymaklari, önce Ulus olma suuruna eristikten sonra, kurduklari Devleti yasadigi sürece yüksek bir mevkiye cikartarak, yaptiklari savaslarda cok zaferler kazandiklari gibi, lider olan hükümdarlarinin ölümünden sonra meydana cikan Taht kavgalari nedeniyle aralarindaki maddi ve manevi baglar zayiflamis oldugu icin maglubiyetin acisini tatmislar ve Karakoyunlu Devleti'nin tarihe gömülmesine neden olmuslardir. Karakoyunlu Devleti'ni meydana getiren Türk oymaklari (Asiretler) Sunlardir:

a. SA'DLÜ OYMAGI

Karakoyunlu oymagi etrafinda toplanarak devlet kuran Türk oymaklari arasinda oldukca mühim bir yekün saglayan bu oymakin adi, basinda bulunan Sa'd ismindeki boybeyinin adindan gelmektedir. Bu beyin Karakoyunlu asireti ile yakin akrabaligi vardir. Prof Dr. Faruk Sümer, Karakoyunlu'lar 1. Cilt adli eserinde diyorki, "IRAN'li tarihciler Sa'd in cocuklarinin Karakoyunlu hükümdarlarinin amca ogullari olduklarini söylemektedirler. 15 inci yüzyildan itibaren tarihilerde sik sik gecen ve Safeviyen'in Erivan ve civar bölgelerden olusan bir Üceyalet olan, Cuhur-i Sa'd veya Sa'd Cukuru bu kabilenin adi ve yurdu ile ilgili olsa gerekir. Karakoyunlu Beylerinden Karamehmet ve oglu Karayusuf ile beylik davasi güden Karamehmet'in kardesinin ogul Pir yahut Kara Hasan'in bu oymagin basi oldugu mümkündür. Bu keyfiyet ne olursa olsun. Sa'dlu oymagi hakkinda söylenilen tek husus bu oymagin Karakoyunlu Ulusu'nu teskil eden kuvvetli iki kabileden birisi oldugu ve Karakoyunlu'larin siyasi basarilarinda önemli rol oynadiklarinin bilinmis olmasidir."

b. BAHARLU OYMAGI

"Karakoyunlu Devletinin asil dayanagi teskil eden iki oymaktan biriside bu oymaktir. Bu oymak adinin Minorsky'nin ileri sürdüäü gibi, Hemedan civarindaki Bahar kelimesinden gelmis olmasi pek muhtemeldir. Cünkü bu oymagin yurdu Hemedan Bölgesinde idi. Hatta Karakoyunlu'lardan sonra, Safeviler döneminde bile bu bölge Baharlu oymaginin ünlü baskani Ali Seker Beg'in adiyla aniliyordu. Karakoyunlu Devleti yikilinca bu oymagin önemli bir kismi, Akkoyunlu'lara tabi olmak istemiyerek Horasan'a gitmis ve Timurlu'lara iltica etmistir. Bu olaydan sonra Baharlu oymagi, Horasan'da kalmis bir kismi Babür'ün Hindistan seferine katilmistir. Hindistan'a giden Baharlu'lardan Sultan kulu, Kolkanda'ya merkez yaparak bir devlet kurdu (1 562). Torunlarindan Muhammed Kulu'da Haydaraba sehrini kurmustur. Sultan Kulu'nun kurdugu Kutbusahiler Devleti 1687 yilina kadar devam etmistir. Bu Kutbusahiler hic bir zaman Karakoyunlu olduklarini unutmamislardir. (Prof. Dr. Faruk Sümer'in son eseri 35 nci sayfasi). Hindistan'a gitmeyerek Iran'da kalan kismi Akkoyunlu ve sonrada Safevi lerin hizmetinde bulunarak kabilevi durumunu uzun zaman muhafaza etmistir.

c. ALPAVUT (ALPAGUT) OYMAGI

"Tasidigi ad tek basina düsmana saldiran, anlamina geldigi icin Karakoyunlu ulusunun en önemli tesekkülerinden birisidir. Kara Yusuf zamaninda Hemedan bölgesinin bu oymagin elinde oldugunu biliyoruz. Bu oymak Kara sonra Akkoyunlu'lara tabi olmustur Pir Mehmed Beg Alpavut, Hasan Beg ve oglu Sultan Halil'in büyük emirlerinden birisi idi. Haci Beg diger bir Alpavut Beg'i de Fars valisi Elvendmirza'nin maiyetinde bulunmustu. Zamaninda bu oymagin Sa'd Cukuru ve Sirvan dolaylarinda adisi bilinmektedir. Alpavut'lar, Karamanlilar gibi Azarbeycan'da ve bilhas Berda cevresinde yerlesmislerdir"

d. (CEKIRLU (CAKIRLU) OYMAGI

"Bu oymagin adi Farsca eserlerde Cakirlu, Türkce eserlerde Cekirlu seklinde gecmektedir. Adini Celayirliler dönemi emirlerinden alan Emir (Cakir'dan aldigi anlasilmaktadir. Timur'un iran'i fethetmesinden sonra onun tabiiyyetine girmistir. Cakir cok gecmeden vefat edince yerine oglu Bistam gecmistir. Daha sonra Karakoyunlu Hükümdari Kara Yusuf'un emrine girerek giristigi bir cok savaslarda yararlilik göstermis ve Emirül-Ümera mevkine yükseltilmistir. Bu emre izafe olunarak Cakirlu denilen oymak eskiden beri Erdebil cevresinde oturmakta idi. Akkoyunlu döneminde de varligini sürdürerek 1473'deki Osmanli ile Akkoyunlu arasindaki Otluk Beli savasinda Osmanli'lara esir düsmüs fakat Fatih tarafindan serbest birakilmistir. Sahismail harekete gectigi sirada (Cakirlu'larin basinda Sultan Ali Beg bulunuyordu. Bu oymak Safeviler zamaninda da varligini korumus, Ikinci veya ücüncp derecede mevki sahibi olmuslardir. lbn Arabsah'in sözlerinden de anlasilacagi gibi, Cakirlular, Kürd asilli bir oymaktir."

e. AYINLU OYMAGI

"Bu oymagin yasadigi yerin bazi isaretlere göre Dogu Anadolu'da oldugu anlasiliyorsa da bu bölgenin neresinde oldugu bilinemiyor. Karayusuf'un dönemindeki büyük emirlerden Bayezid Beg, bu oymaktan idi. Cihan Sah zamaninda ise Ayinlu oymaginin basinda Emir-i Divan ünvani ile anilan Arabsah'in bulundugu bilinmektedir. Ayinlu'larda Kürd asilli idiler"

f. HACILÜ OYMAGI

"Adi Diyarbekriyeyye diye gecmektedir. Akkoyunlu'larda savas halinde bulunan Erzincan Valisi, Pir Omer'e yardim maksadiyla Kara Yusuf tarafindan gönderilen emirler arasinda oda vardi. Kara Yusuf'un hemen bütün seferlerinde yaninda bulunmustur. Oymak, Kerkük, Erbil, taraflarinda yasamakta oldugu bilinmektedir."

g. AGAC-ERI OYMAGI

"Agac-Eri'lerin 13 üncü asirda Maras bölgesinde, ormanlik bölgede yasadigi malumdur. Bu Türk oymagina bagli bir kolun, Karakoyunlu Mehmet zamaninda Karakoyunlu'larla is birligi yapmis ve iki tesekkülün arasinda bir yakinlik dogmustur Karakoyunlu Mehmed'in Tatar Hatun adini tasiyan kizkardesi Agaceri Baskani ile evlendirilmistir ve bundan Agaceri'nin Hasan Beg adinda birde oglu olmustur Iran'da Kuh-Giluye'de yasayan ve mevcutlari ikibin hane olan Agac-Eri'ler kuskusuz, Karakoyunlu'larla yakin akrabaligi olan Agac-Eriler'inin torunlaridir.

h. DÜGER OYMAGI

"Bu Oguz Boyununda, Karakoyunlu'larin siyasi faaliyetlerine katilmis o1duklarini bilmekteyiz. Lakin Döger'ler, dogrudan dogruya Karakoyunlu'lara katilmadan Suriye'de ayri bir tesekkül halinde kalmislardir. Döger'lerin Karakoyunlular'la siyasi faaliyetlerinde oynadiklari roller, Suriye'nin kuzey kisimlarinin (Halep ve civarinin) Karakoyunlu Devletine katmis olmasini intac etmistir.

i. BAYRAMLU OYMAGI

"Adini Hoy sehrine tasarruf eden Bayram Beg'den almistir. Bayram Beg Karakoyunlu hükümdari Kara Yusuf'un emirlerinden idi. Kendisinden sonra gelen oglu Sehsuvar Beg, Cihan Sah'in Divan begi olmustur. Azerbaycan, Dogu-Anadolu ve Irak-Arab'daki bazi sehir ve kabilelerin hakimleri de bilhassa Karakoyunlu Devleti'nin parlak zamanlarinda bu devletin üst yöneticileri arasina girmistir. Karakoyunlu Ulusu, tesekkül bakimindan Akkoyunlu Ulusuna nazaran daha gevsek bir halde görünmektedir. Karakoyunlu Ulusunu meydana getiren Oymak'lar arasindaki baglar. Akkoyunlu larda ki gibi siki degildir. Bu sonuncularda devletin kurulmasindan önce, oturmak düsüncesiyle oymaklarin cogu beraberce, kislak ve yaylaya giderlerdi."

KARAKOYUNLU ULUSUNA TABI KÜRD TESEKKÜLLERi

"Karakoyunlu Devleti'ne Türk oymaklarindan baska bir cokta Kürd asiretleri katilmislardir. Bunlardan baslicalari Süleymani, Zirki, Mahmudi ve V.B. asiretleridir. Karakoyunlu hükümdari Karamehmed daha baslangictan itibaren bu yöredeki Kürd asiretilerini hükmü altina aldigi gibi, Dogu-Anadolu'daki Kürd asiretlerinide idaresine alarak, bunlari Timur Kuvvetlerine karsi kullanmistir. Karakoyunlu'larin hizmetine giren ve ellibin hanelik Kürd asiretine Kara Ulus adi verilmistir. Kara Ulus, Karakoyunlular döneminde Irak'ta yasiyordu. Karakoyunlu hükümdari Cihansah'in oglu Bagdat Valisi Pir Budak'i ortadan kaldirmadan önce, onun emrine verilmis olan Kara Ulus'u Azerbaycan'a göc ettirmistir. Fakat bunlarin bir kisminin sonradan geri döndügü anlasilmistir. 16 ve 17 inci yüz yillarda Kara-Ulus asiretinin bir kisminin Hemedan bölgesinde bir kismida ayni yüz yillarda Irak ve Güney Dogu Anadolu'da oturmakta idi. Bugün bile Kara Ulus'un henüz yerlesmemis kalintisina Irak'ta rastgelinmektedir."

j. KARAMANLI OYMAGI

"Bu oymagin adini Karayusuf ile Cagdas olan Gence ve Berda hakimi emir Karaman'dan aldigi biliniyor. Emir Karaman son yillarda Kara Yusuf Beg'in Beyler Beyisi idi. Ona, bazi eserlerde sadece Kara denilmektedir. Son Karakoyunlu hükümdari Kara Hasan Ali, Uzun Hasan Beg tarafindan bozguna ugradiktan sonra bu oymagin yanina kacmistir. Bugün KuzeyAzerbaycan'da bilhassa Gence ve Berda bölgelerindeki Karaman ve Karamanlu yeradiari bu oymaga ait bulunmaktadir.

k. DÜHARLÜ OYMAGI

Bugün Bayburt'a bagli bes köyde oturan Memioglu ailesinin bu oymaktan geldigi, Bayburt'un yetistirdigi ilim adamlarindan ünlü Tarihci Mahmut Kemal Yanbey'in yaptigi derin arastirmalardan anlasilmistir. "Prof. Dr Faruk Sümer Karakoyunlular (l. Cilt) adli eserinin 26 inci sayfasinda sunlari yazmaktadir. Bu oymak eskiden beri Erzurum, Bayburt havalisinde yasiyordu. Ebu Bekri Tahrani'nin kaydindan anlasildiginda göre bu Oymagin Baskanlarindan Yusuf Beg'in Trabzon Imparatoru ile yaptigi bir savasta sehit düstügü ve Akkoyunlu emiri, Tur Ali Beg'in Trabzon Ülkesi'ne yürüyerek Yusuf Beg'in intikamini aldigi bilinmektedir. Bu olay 14 üncü yüzyilin birinci yarisini sonlarinda vukua gelmistir. Karayusuf ve iskender Beg'in zamanlarinda Düharlü oymaginin basinda Pir Ahmed Beg bulunuyordu. Karakoyunlu'larin siyasi faaliyetlerinde önemli bir rol oynayan bu oymak, bilhassa Bayburt yöresine häkim olmus ve sonra Akkoyunlu hizmetinde bulunmustur. Bekir Beg ve Mehmet Beg Düharlü, Akkoyunlu hükümdari Sultan Halil döneminde yasayan Beg'lerden olup Diyarbekir'de Halil'e isyan ederek TEBRIZ'E yürüyen sehzade Yakub'a katilmislardir. Akkoyunlu'lardan sonra Düharlü Oymagi yine Erzurum yöresinde (ISPIR) kalmis ve beylerine Osmanli Devleti tarafinda Timarlar verilmistir. Osmanli Eserleri'nde bu oymagin adi Tokarli diye gecmektedir.

2. KARAKOYUNLU DEVLETININ KURULUSU

Karakoyunlu'larin Anadolu'ya gelisleri hakkinda iki rivayet vardir. Bunlardan birincisi Akkoyunlu'larla beraber yurtlarindan cikarak Argunhan zamaninda, Karakoyunlu'larin Erzincan ve Sivas Akkoyunlu'larinda Diyarbekir bölgelerinden geldikleri seklindedir ikinci rivayet ise, takriben otuzbin cadirdan ibaret olan Karakoyunlu'lar, Cengiz Han'in saldirisi üzerine Töre Beg adindaki reislerinin idaresi altinda Türkistan'dan Mavera Ün Nehir'e oradanda Iran yolu ile Dogu Anadolu'ya göc etmislerdir. Bu rivayetin dogru olduguna hükmedilebilir. Gercekten Tarih-i Türk Maniyye'ye göre Karakoyunlu'lar, Kara Yusuf'un yedinci atasi, Oguz Han'in torunlarindan Töre Beg idaresinde Erzurum ve Diyarbakir bölgesine gelmislerdir. Bu kesindir. Ayni eserde yazildigina göre Karakoyunlular, bölgede (Erzurum ve Diyarbakir), kendilerinin ana yurdlarindan ayrilmis olmalarina neden olan Tatarlar ile savaslar yapmisIar ve hic bir zaman onlara boyun egmemislerdir.

Karakoyunlu hükümdarlarini devletin kurucularindan baslamak suretiyle söyle sirlayabiliriz:

a. BAYRAM HOCA (Ölümü: 782 (Hicri) - 1380)

1333 - 1884 yili arasinda Anadolu'yu gezen ve bu arada Erzurum'a ugrayan Ibn-Battu'ta bu büyük sehrin önemli bir kisminin iki Türkmen Oymagi'ni mücadelesi yüzünden harap bir hale gelmis oldugunu yazmaktadir. Bayram Hoca hakkinda yazilan kitaplarda birbirine uymayan cok hususlar olmasina ragmen, Bayram Hoca ile en son bilgi onun ölüm tarihine aittir. Ibn-Hacer isimli Arap Tarihcisi, 782 (Hicri) ve miladi 1880 yillnda ki olaylar sirasinda Musul Hakimi olarak tanidigi Bayram Hoca'nin öldügünü, yerine kardesi Berdi-Hoca'nin gectigini bildirmektedir. Bayram Hoca, yukarda hakkinda verilen bilgilerden anlasilacagi üzere Mogollar'in birbirleriyle mücadele ederek zayif bir duruma düsmelerinden faydalanip Karakoyunlu'lari siyasi sahneye cikarmis, Dogu ve Güney Dogu Anadolu'nun uc bölgelerinde Türkmen hakimiyetiyle Karakoyunlu Devleti'ni kurmustur. Bayram Hoca'nin iki kardesi "Hoca" lakabiyla taninmaktadir. Berdi Hoca ve Misir Hoca... Onun zamaninda Vangölü kiyisindaki Ercis sehri daha baslangictan itibaren Karakoyunlu'larin eline gecmistir.

b. NASIR ÜD-DIN KARAMEHMED (782-791) (1380-1389)

lbn-Hacer, Bayram Hoca'nun yerine kardesi BERDI Hoca'nin gectigini söylüyorsada Bayram Hoca'dan sonra, Karakoyunlu´larin basina Kara Mehmed gecmistir. Kara Mehmed, Bayram Hoca nin kardesinin ogludur. Bu yakinligin daha dogru olduguna hükmolunabilir. Kara Mehmed ülkesinin sahip oldugu cografi sartlari, zamanindaki siyasal durumlarin gerektigi sekilde de özelilikle faal kisiligi sayesinde Dogu Anadolu, iran ve Suriye'deki olaylarada karismis ve Timur'un hücumuna karsi kendisini ve ülkesini basari ile korumustur. Kara Mehmed (785-1383) tarihinde Suriye'ye gitmis. Caber hakimi bulunan Suriye Dögerleri'nin Beg'i Salim, Karakoyunlu Beg'inin tebasi olan Musul hacilarinin yolunu keserek mallarini ellerinden almis ve fakat bu olay, Kara Mehmet'in Salim'in üzerine yürüyerek onu yenmesine neden olmus ve Haleb sehrinin sahibi olmustur. Kara Mehmed kesinlikle bölgede hakim olan Timur'la devamli mücadele halinde bulunmus ona itaat etmemistir. Dogu Anadolu'da görkemli ve elde edilmesi cok güc olan Avnik Kalesini zeptetmeden Erzuruma gelmis ve bu sehri alarak Capakcur'a (Bingöl) suyu kenarina gelmistir. (Murat Nehri), Burada ordugah kuran Timur, üc Tümenlik bir kuvveti Kara Mehmed'in üzerine göndermis Kara Mehmet Bingöl'e cekilmistir. Burada Kulp Bogazini tutarak savunmaya gecmis ve Timur kuvvetlerini püskürtmüstür. Ermeni Tarihcisi, Medzoplu Toma, Kara Mehmed'in Timur'a itaat etmeyerek onun kuvvetlerini bozguna ugratmasini büyük bir kahramanlik diye tasvir eder. Daha sonra Timur, Dogu Anadolu'da bircok sehri aldiktan sonra, Aladag'a (Aladag Van gölü kuzeyindedir.) Ve bu arada Abaka Sarayi Cayirligi'nda dinlendikten sonra, yeniden Van Gölü Havzasi'na inerek, Van sehrini almis ve oradan iran'a dönmüstür. Kara Mehmed, ulusun basinda gördügümüz Beg'erin tipik bir örnegidir. Onün cok cesur ve o nispette faal, teskilatci ve cetin bir avas adami oldugunda, Karakoyunlu'lar hakkinda tarih yazan bütün Tarihciler ittifak icindedirler.

c. CEMAL UD-DIN KARA YUSUF (791-823)(1389-1420)

Kara Mehmed'in vefatindan sonra onun yerini önce kardesi Misir Hoca ve daha sonra Kara Yusuf aldi. Iki yil icinde 1391 de Kara Yusuf'un Tebriz geldigi görülmektedir. Kendi güvenilir adamlarindan Satilmis ve Halil'i Tebriz'in muafazasinda birakarak kendisi Aladag'a döndü. (Aladag'da öteden beri cok dinlenme yerleri yapilmistir). 1398 tarihinde Irak-i Arab'a birinci yürüyüsünü yapan Timur, Karakoyunlu Akkoyunlu Beg'lerine haber göndererek kendisine itaat etmelerini istedi. Bu emire itaat etmeyen Karakoyunlu'lari egemenligi altina almak icin Timur, Erzuruma geldi. Erzurum'un Güney Dogusunda bulunan Avnik kalesini kirküc gün muhasara altinda tutarak nihayet ele gecirdi. Misir Hoca tarafindan korunan bu kale pek cok kan dökülerek Timur'a teslim oldu. Timur'a karsi devamli bir düsmanlik besleyen Kara Yusuf, Timur'la Yildirim Beyazid'in 1402 deki Ankara Savasi arefesinde Osmanli hükümdari Yildirim Beyazid'a siginmisti. Timur, Yildirim Beyazit'tan Kara Yusuf'un kendisine teslim edilmesini istemisti. Osmanli Hükümdarlari bunun üzerine bu teklifi redetmis ve kendisine siginan bir misafiri teslim etmenin amansizlik ve imansizlik olacagini bildirmisti. Bu vaka, Timur'la, Yildirim Beyazid'in aralarinin iyice acilmasina neden olmustur. Kara Yusuf hükümdarlik süresince Timur'la ve cok defa onun Harp alanlarindaki kuvvetleri ile karsilasmis, bazen yenilmis, bazen de Timur kuvvetlerini yenilgiye ugratmistir. Bu suretle cok faal bir hayat tarzindan sonra, Kara Yusuf 1411 yilinda Azerbaycan'da bütün ileri gelenlerin huzurunda oglu Pir Budak'i sultan ilan etmistir. 1412 yilinda Mus Sahrasi'nda padisahligini ilan eden oglu Pir Budak onuruna bir ziyafet verdi. Bu ziyafette bin koyun, yüz kisrak kesilmisti ki, bizim icin dikkate deger husus bu ziyafette At Eti'nin yenilmis olmasidir. Islamiyeti kabul ettikten sonra, bütün Türkmen'ler At Eti'nin haram oldugunu bildikleri ve Hanefi Mezhebi'ne girdiklerinden dolayi artik At Eti yememislerdir. Ayrica kisrak sütünden yapilan Kimiz'da icilmemistir. Timur'un torunlarindan Sahruh ile savasa karar veren Kara Yusuf ordusunu Tebriz'de toplamis ve onlara bir resmigecit yaptirmisti. Karakoyunlu ordusunun mevcudu ellibinden fazla degildi. Halbuki Sah-Ruh ordusu Büyük Timur ülkesinin her yanindan toplanmis süvari kuvvetiyle, ikiyüzbin atli civarinda idi. Karakoyunlu ordusunun silahlari mükemmel ve morali iyiydi. Buna mukabil Sah-Ruh ordusunun silahlari daha klasik ve moral bakimindan zafiyet icinde idi ve ordu, Karakoyunlu'larla savas yapmak istemiyordu.

Nihayet Kara Yusuf'un ölümü ile Sah-Ruh ordusu rahat bir nefes aldi. Kara Yusuf kendisine bir veliahd tayin etmemisti. Bes oglundan hic birisi ordugahta bulunmuyordu. Tarihcilere göre ogullarindan, Sah-Mehmed Bagdatta, Iskender Kerkükte, Ispend Adilcevazda, Cihan Sah Sultaniyede ve Ebusaid Erzincanda bulunuyordu. Kara Yusuf'un ordusu onun ölümü üzerine dagildi. Karisi Kadem Pasa hazinenin bulundugu Alincak Kalesi'ne gelmek üzere ordugahtan uzaklasti, yaninda Emir Karaman vardi.

Kara Yusuf'un cesedi ortada kaldi, ona hasim olanlar tarafindan kulaklari kesilerek küpeleri alindi, eibiseleri soyuldu. Nihayet Seyyid Muhammed Kececi isimli ve Tebriz'in ileri gelenlerinden birisi tarafindan, Ercis'e gönderildi orada muhtesem bir türbeye defnedildi ama, bu türbeden bu gün bir iz yoktur. Kara Yusuf'un kisiligi cok özellikler tasimaktadir.Kara Yusuf süphesiz Karakoyunlu hükümdarlarinin en degerlisidir. Aci ve tatli gecen ve tarihte esine az raslanilan bir mücadele hayatindan sonra Kazvin'den, Erzincan'a, Bagdat'tan Sirvan'a uzanan yerlerin sahibi olmustur. Cok cömertti. Hazinesini bütün askerlerine dagitmisti. Onu, düsmani olan Cagatay'lar bile degerlerini takdir ederek, büyüklügünü her zaman söylüyorlardi ve ona hayrandilar. O mükemmel bir savas adami ve essiz bir kahramandi. Cesaretine sinir yoktu. Kara Yusuf'un kan dökmeyi istemiyen ve zulm etmeye meyyal bir insan olmadigi bir gercektir. Cagatay askerleri Ercis'te onun türbesini acmislar ve isittikleri gibi onun un boylu, iri yapili bir insan oldugunu görmüslerdir. Kara Yusuf'un ahlak ve din hususlarda dengeli bir kisilige sahip oldugu ve asla safahata düskün olmadigi bildirilmektedir. Nihayet 1420 senesinde pek agir hasta olan Kara Yusuf, Sah-Ruh'a karsi cikti. Fakat Tebriz civarinda vefaat etti. Sah-Ruh'un ordusu Elesgird ovasinda Karakoyunlu ordusu ile karsilasti. Ordu icinde cok sayida fil vardi. Bu filler Karakoyunlu ordusunun moralini bozuyordu. Niyahet savas basladi.

d. ISKENDER DÖNEMI

Kara Yusuf'un ölümünden sonra yerine oglu Iskender gecti. Sah-Ruh ordusu ile Eleskird yakininda yapilan savasi lskender idare ediyordu, sonunda Karakoyunlu'lar yenildi. Sah-Ruh, Azerbaycani idare etmeleri icin ogullarini görevlendirmis olmasina ragmen ogullari, lskender'in korkusundan bu görevi kabul etmemisler. Sonunda Sah-Ruh, Azerbaycan'i yeniden Karakoyunlu'lara birakarak kendi Horasan'a gitmek üzere ayrilmistir. Bundan sonra Iskender Bitlis önüne gelerek sehrin teslim edilmesini istemistir. Ve fakat kale muhafizi bu teklifi kabul etmemistir. Bunun üzerine cok öfkelenen lskender bazi kürt liderlerini öldürtmüstür. Iskender 1423 yilinda Van Gölü cevresine gelerek Ahlat'i kusatmistir. Emir Sems-üd´din adindaki Bitlis emiri Iskender'i aldatmak istemis ve fakat bu ihanetinin cezasini idam edilerek ödemistir. Öte yandan Bitlis emiri Sems-üd'din'in karisi bir Türkmen kizi olup Iskender'in kizkardesi idi. Bu Kürd beyi karisina haksiz yere vurdugu yumrukla disini kirmisti.

Simdi bu olayi Cumhuriyet Devriminin ünlü hatiplerinden Samdul Suphi Tanriöver'den dinleyelim. "Bitlis hakimi Sems-üd'din Karakoyunlu hakimi. Iskender'in kiz kardesiyle evlenmistir. Evliliklerinden bir hafta sonra, karisi, kocasina sordu. -Ava gitmek isterim, müsade edermisiniz? -Sems-süd'din "Hayir" dedi ve müsade etmedi.

Karisi israr etti "Ben alismisim, ata biner cirit oynarim, ava giderim. Bana müsade etmesseniz ben yasayamam" Bu konusma bir münakasa seklini aldi. Ve Bitlis hakim'i karisi Türkmen kadininin suratina biryumruk vurdu. Iskender'in kiz kardesi Kara Yusuf un kizi, bu yumrukla kirilan disini bir mendile sararak agabeyine gönderdi.

Netice ne oldu bilirmisiniz? lskender Bitlis hakimine savas ilan etti ve neticede, Bitlis'i kusatip zaptetti. Kiz kardesini Bitlis Hakiminden bosandirdi. Kiz kardesini alarak Tebriz'e götürdü ve Bitlis hakimini öldürttü" Kara Yusuf'un kücük oglu Ebu-Said hakkinda pek fazla bilgi mevcut degildir. Bundan sonra Pir Omer'i öldürtmesinden dolayi Ebu-Said, Kara Yusuf'un ölümünde orada, tutunamamis halk tarafindan sevilmedigi icin sehirden cikarilmistir. Ebu-Said'in bundan sonra Dogu Anadolu'nun neresinde yasadigi bilinmemektedir. Bilahare kardesi Iskender'le arasi acildi. Iskender Azerbaycan'a gelerek onu yakalatti ve öldürttü. Kara Yusuf'un ogullari Iskender ile Cihan Sah savaslarda babalari gibi basari gösteremediler. Ve ayrica idareleri bakimindan da tebalarini memnun edemediler. Cihan-Sah sairdi.

Farsca güzel siirler yazmisti. Onun oglu Bagdat Valisi Pir Budak'ta sairdi. Iskender'in iki kizi olmustu ve her ikisi de sairdi. Arayis Begüm ve Erdük Sultan (Sah Saray) inda Farsca yazdiklari güzel siirler mevcuttur. Cihan Sah, Gökmedrese veya Muzafferiye medreselerini yaptirmistir. Bundan sonra Van sehri ve cevresi Iskender'in ogullarindan Yar-Ali'nin idaresinde kalmistir. Yar-Ali cok haksiz vergiler koydugu icin gerek Müslüman ve gerekse Hristiyan halk kendisinden hosnut degildi. Oglundan hesap sormak üzere Van'a gelen Iskender'den korktugu icin oglu babasinin yanina gelmedi. Ve Sirvan hakimine sigindi. Iskender ogulunun kendisine teslim edilmemesine cok kizdi. Bunun üzerine Sirvan'i zaptederek tahrip etti. Sonra Yar-Ali, Ulubeg'e iltica etti. Fakat en sonunda Herat'i zaptetmis iken lskender'in askerleri tarafindan yakalandi ve Subat 1449'da öldürüldü. Akkoyunlu Beg'i Karayörük Osman kalabalik bir ordu ile Diyarbakir'dan hareket ederek Erzurum'a geldi ve kusatti. Erzurum'u Iskender Beg adina idare eden Duharlu Reisi Pir Ahmed Beg siddetli bir müdafaa gösterdi isede, sonunda Erzurum'u Karayörük Osman Beg'e teslim etti. Karakoyunlu sehzadeler arasinda taht kavgalari son haddine varmisti. Bu hal Karakoyunlu devletinin inkirazini cabuklastiriyordu. Iskenderin, Osmanli Hükümdari ikinci Murad'a iltica etmek istemesi üzerine Kara Yörük Osman Beg onun Erzurum'dan gecmesine müsade etmedi. Bunun üzerine Erzurum civarinda Karakoyunlu'larla Akkoyunlular arasinda savas basladi. Mevcutlari az olmasina ragmen Karakoyun'lular daha savasci olduklari icin bu savasta galip geldiler. Bu cetin savasta Kara Yörük Osman Beg attan düsürülerek birkac yerinden ve basindan agir surette yaralanmisti.

Onun ogullarindan Bayezid Beg ile damadi bu savasta öldürülmüs ve bir kisim askerleride esir düsmüstü. Karayörük Osman Beg Erzurum'a götürülürken yolda vefat etti. Kara Yörük Osman Beg, Akkoyunlu devletinin kurucusu olup Erzincan'dan Urfa'ya kadar olan bölgeleri idaresi altina almisti. lskender Beg 1488 yili baharinda en yakin emirieri ile birlikte Tebriz'e dogru yöneldi. Bu sirada Cihan Sah'ta yaninda bazi emirleri oldugu halde Tebriz'e dogru ilerliyordu. Bunu haber alan lskender Beg kardesi Cihan Sah ile savasmak üzere Tebriz'den ayrildi. Savastan önce Karamanli boyunun Beg'inin Cihan Sah'in tarafina gecmesi Iskender'in moralini bozdu ve savas alanindaki ailesiyle birlikte, hazinesinin bulundugu Alincak Kalesi ne sigindi.

Fakat Cihan Sah arkasindan giderek bu kaleyi kusatti. Bu olay üzerine Azerbaycan'daki kaleler birer birer Cihan Sah'a teslim olmaya basladilar. Alincak Kalesi'nin alinmasi bahar sonuna kadar sürdü. Bir arslan gibi kafese konmus oldugunu hisseden, Iskender Beg Misir'da hüküm süren Memluk Beg'inden yardim istedi. Bunun üzerine Memluk Beg bir kuvvet gönderdi. Fakat Erzincan'a kadar gelen bu kuvvet birsey yapamadan geri döndü. Cünkü kendi melikleri Bay-Bars vefat etmisti. Iskender Beg'de bir gece sarhos bir halde iken cok gecmeden oglu Sah Kubat tarafindan öldürüldü. (1438) Sah Kubat'in, babasi Iskender'i öldürtmesi büyük yanki yaratti. Bu suretle Sah Kubat Iskender'in halefi oldu. Bu durumu amcasi Cihan Sah'a ileterek ona tabi olup kalmayi kabul ettigini bildirdi. Uzlasma saglandi. Cihan Sah yegenine Avnik Kalesi ile Pasin bölgesini verecek ve ayrica Sah Kubat babasi Iskender'in hazinesinin yarisini alacakti. Cihan Sah daha sonra agabeyi Iskender'in katilinin oglu Sah Kubat oldugunu anlayinca onu tutuklatti. Baba katili sifatiyla önce mahkeme etti ve sonra öldürttü. Iskender yigit bir insandi ve iyi bir savasci idi. Bütün tarihciler onun bu meziyetini belirtirler. Büyük bir ordunun basinda bulunan Sah Ruh'a Karakoyunlu'larin siyasi faaliyetine ve varligina son veremiyecegi kanatini kati olarak verdirmesi ve onsekiz yil hükümdarlik makaminda kalabilmesi bu essiz yigitligi sayesinde mümkün olmustur denebilir. Prof. Dr. Faruk SOMER diyor ki, "Fakat o, bu nevi insanlarin cogunda görüldügü üzere, yigitlikten baska hicbirseye deger vermiyordu. Faal oldugu derecede de sert tabiyatli idi. Bu sebeple Bitlis'li Seref Han'in ona "Delü Iskender" denildigi hakkindaki sözlerin dogruluguna davranislarindaki sertlikten dolayi inanilabilir. Buna ragmen Sah Rüh'un seferlerinden dolayi Iskender'in tebasi büyük sikintilara ducar olmustur" lrak'li Tarihci EI-Giyasi, Iskender'in dokuz erkek ve dört kizi oldugunu ve babalarinin öldürüldügünü söyledikten sonra, yedi erkek ve dört kizinin amcalarinin Bagdat hakimi Spend'in yanina geldiklerini bildirir. Iskender'in ogullarindan Hüseyin Ali'nin, Cihan Sah'in Akkoyunlu Hükümdari Uzun Hasan Beg tarafindan öldürülmesinden sonra kiz kardesleri Arayis Begüm ile Erdük Sultan (Sah SARAY) in calismalarina ragmen Tebriz'de hükümdar ilan edilmis ise de basarili olamamis ve öldürülmüstür.

Iskender Beg'in yukarda yazisi iki kizi daha önce belirtildigi gibi ayni zamanda siire düskün ve siire karsi kabiliyetleri ile de taninmislardir. Divanlari vardir. Karakoyunlu devleti Azerbeycan, Erzurum, Erzincan, -Firat ve Dicle havzalari, Mus, Bingöl, Diyarbakir, Urfa, Mardin, Irak-i Arab (Bagdat) ve Suriye Kuzeyi ile Iran'da Sirvan ve Herat sehri bölgelerinde kurulmus olmasina ragmen cok degerli hükümdarlari Iskender Beg'in öldürülmesinden sonra geride biraktigi kendi sehsadeleri ve amca cocuklarinin kavgalari yüzünden, Akkoyunlu'larin kudretli hükümdari Uzun Hasan Beg tarafindan yikilmistir. Karakoyunlu devletini belirtilen bu genis bölgede kuran Bayram Hoca 1380 yilinda ölünce yerine hayati savaslarda gecen Kara Mehmet (1380-1389)'a kadar hüküm sürmüs yigit ve savasci bir hükümdar olarak tarih sahnesinde görülmüstür. Onun ölümü üzerine 1420 yilina kadar 31 yil Karakoyunlu tahtina oturan Karayusuf Askeri ve idri meziyetleri yaninda... Karakoyunlu devletin genis hudutlara kadar payidar kilan hükümdardi. Düsmanini yaptigi istihbarat ile cok iyi tanimayi adet edinmis ve düsmaninin zayif taraflarini ortaya cikararak ona göre savas planlarini hazirlardi ve sonunda da yaptigi savaslarda kesinlikle cok defa galip gelirdi. Cok Bonkördü onun 1420 tarihinde vefatindan sonra yerine gecen Iskender (Mirza) son derece de yigit, savasci, disiplinli ve sert bir savasciydi. Hayati savaslarda gecmis Karakoyunlu Devleti'ni imar, kültür ve siyasi bakimdan sözü gecen bir devlet haline getirmisti. Onun oglu Kubat ise babasina karsi besledigi kinle ve birazda annesinin taziki ile baba katili olmus ve en sonunda annesi ile Cihan Sah tarafindan öldürülmüstür. Netice olarak geride kalan sehzadelerin birbirlerine düsmeleri ve Birlik ve beraberligin bozulmus olmasi nedeniyle Karakoyunlu Devlet'i dagilmaya yüz tutmus, ve "Adavet-i kadime" eski düsmanlikla intikam ve ihtiras duygulari tasiyan Akkoyunlu Devleti tarafindan ortadan kaldirilmistir. Bu devletin yikilmadan sonra, vaktiyle Karakoyunlu Devleti'ni kuran Türk oymaklari bulunduk bölgelerde Karakoyunlu Devleti'ni kuran Türk oymaklari bulunduklari böglerde Akkoyunlu'lara tabi olarak hayatlarini sürdümüslerdir. Ornek olarak bunlardan Duharlu'larin yerlestikleri bölgeleri dikkatle inceledigimiz taktirde görürüz ki, Duharlu OYMAGI'nin Erzurum'a bagli lspir, Bayburt, Tercan ve Erzincan bölgelerinde oturduklari bir gercektir. Akkoyunlu hükümdari Kara Yörük Osman Bey tarafindan Erzurum'un kusatilmasi ve zaptedilmesini sonuclandirmanin savas'ta Erzurum'u, Iskender Beg adina savasan Duharlu Reisi Pir Ahmed Beg cok inatla kuleyi savunmus olmasina ragmen üstün Akkoyunlu kuvvetlerinin tazikine dayanamiyarak kaleyi teslim etmek zorunda kalmistir. Buna karsilik olarak Karakoyunlu hükümi lskender Beg, onun inatla savunma yapmasini bir mucize olarak mütala etis ve dolayisiyla onu ödüllendirmis oldugu bildirilmektedir. Bu Düharlü Oymagi, Karakoyunlu Devleti'nin Kurucu unsurlari arasinda daha baslangictan itibaren yerini almis olmasi ile bulundugu bölgede hakim unsur olarak uzun bir süre ileri yillara kadar ayni adla varligini sürdürebilmis oldgu tahmin edilmektedir. 1473 yilinda Osmanli hükümdari Fatih Sultan Mehmet'le Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan Beg, arasinda 1473 yilinda Erzincan bölgesinde ve Bayburt'a 32 kilometre uzaklikta bulunan Otlukbeli ovasinda vukua gelen savasta her iki tarafin asil unsurunu teskil eden Türklerin kirilmasinin tarih icin de derin yankilar birakmis olmasi bir yana, zafer Osmanli'lartarafinda olunca Akkoyunlu ordusu icindeki Karakoyunlu adini tasiyan Duharlu Oymagi ile Osmanli'ya sempati ile bakan diger Türk oymaklarindan ileri gelenler Fatih Sultan Mehmet tarafindan affedilmis ve bunlarin bir kismi Fatih ordusu ile beraber esir muamelesi görmeden Istanbul'a götürülmüstür. Buna mukabil Otluk Beli ovasinda Akkoyunlu'larin bilhassa ileri gelenleri Fatih tarafindan idam ettirilmistir. Bütün bu karisik ve birbirinin candüsmani olan iki kardes devletin basindaki hükümdarlarin ihtirasi nedeniyle biri digerini tarihten silmek icin calismis. Akkoyunlu Devleti tarafindan 1468 yilinda 88 yillik bir hükümdarlik yasantisindan sonra Karakoyunlu Devleti yikilmis ve tarihe karismistir. Bu suretle Karakoyunlu Devleti'nin ilk kurucusu olan Bayram Hoca'nin 1380 yilinda kurdugu bu devletin 88 yillik bir süre bulundugu bölgede hakimiyetini devam ettirmesine sebep olmus Kara Yusuf'un oglu Cihan Sah'in bir yillik bir süre saltanat süren oglu ise, Hasan Ali'nin intihar etmesiyle 1468 yilinda tarihe gömülmüstür Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskaninin forsunda görülen yildizlardan birisi Karakoyunlu Devleti'ne ait bulunmaktadir.

Karakoyunlu Devleti

İlhanlı Hükümdarı Argun Han zamanında, Türkistandan çıkıp, Fırat ve Dicle vadilerine yerleşen Yıva, Döğer, Avşar gibi Oğuz boylarından müteşekkil Karakoyunlular (Baranlılar), İlhanlı Devleti'nin parçalanmasıyla beraber müstakil olmuşlardı. Bu dönemde başlarında bulunan Bayram Hoca'nın ölümünden sonra (1380), yerine geçen Kara Mehmet Bey, 1388'de Tebriz'i ele geçirip, burayı başkent yapmıştır. Oğlu Kara Yusuf dönemi (1389-1420) devletin en parlak devri olmuştur. Timur tehlikesini bertaraf ederek tekrar gücünü artıran Kara Yusuf, Artukluların Mardin koluna son vermiş, Diyarbakır'dan başka bütün Azerbaycan'ı hâkimiyetine almış ve bir müddet ittifak kurduğu Ahmet Celayir'i yenerek Bağdat'a hâkim olmuştur(1415). Kara Yusuf'un ölümüyle ortaya çıkan taht mücadeleleri bir sarsıntıya sebep olmuş ve geçici de olsa birlik Cihanşah döneminde (1436-1467) sağlanmıştır. Fakat Cihanşah'ın iki kez Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'a yenilmesi ve ölmesi Karakoyunluların sonu olmuştur. Nitekim Uzun Hasan 1469'da Karakoyunlu Devleti'ni tamamen ortadan kaldıracaktır.

Karakoyunlu hükümdarlari, hayatlarinin büyük bir kismini savas ve mücadelelerle geçirmelerine ragmen bilim ve fikir hayatinin gelismesine ve ülkelerinin bayindirligina da büyük önem vermislerdir. "Hakiki" mahlasiyla siirler yazdigi bilinen Cihan Sah ünlü Abdurrahman Câmi ile mektuplasmis ve sair, yazar ve bilginlerle sohbet etmistir. Ünlü bilgin ve sair Celâleddin Devranî, Akkoyunlu ülkesine gitmeden önce Cihan Sah'in yaninda bulunmus ve Tebriz'deki medreselerde ders vermistir. Risâle-i Hurûf adli eserini de sultan Cihan-sah adina kaleme aldigi bilinmektedir. Yine Seyh Sucaeddin b. Kemâleddin Kirmanî de, Hadikatü'l-Maarif adli eseri ile 1462 yilinda tamamladigi Gülsen-i râz serhini Cihan Sah'a ithaf etmistir. Bundan baska Sair Mevlâna Tusî de Cihan Sah ve oglu Sah Budak'in sarayinda bulunuyordu.

Karakoyunlular döneminde imar faaliyetleri de dikkat çekmektedir. Karakoyunlu hükümdarlari basta Tebriz olmak üzere bir çok yerde cami, medrese, hastane ve köprü yaptirmislardir. Bunlardan, Cihan Sah'in Tebriz'de yaptirmis oldugu Gök mescid ve medresesi, onun esi Begim Hatun'un medrese ve imareti, Van'daki Ulu Cami, isfahan'daki Cuma Camisi, Karakoyunlularin dini mimarîsinin en güzel örnekleridir.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home